KURUMSAL
SON DUYURULAR
Akdeniz Gençlik Derneği'nden Alanya'daki STK'lara Dijital Dönüşüm Desteği
26 Temmuz 2024Akdeniz Gençlik Derneği ABD Büyükelçisinin Konutunda Düzenlenen Bağımsızlık Günü Resepsiyonuna Katıldı
29 Haziran 2024Akdeniz Gençlik Derneği Gönüllülerini Arıyor!!!
05 Şubat 2024Gençlerin Ekonomik Zorlukları Derinlemesine Anlama Anketi
31 Temmuz 2023Genç Kadınların Yerel Karar Alma Mekanizmalarına Katılımı: Sorunlar ve Çözüm Önerileri Raporu
20 Temmuz 2023Merhaba. Aslında böyle bir yazı yazmayacaktım. Ama birkaç gün önce nedenini bilmediğim şekilde böyle bir yazıyı yazmaya karar verdim. Bazen aklım yaz diyor, ama içim netleşmiyor, cümlelere dökülmüyor. Ama galiba bir şeyler çıkacak. Dur bakalım. ;)
2020 tüm dünya için inanılmaz bir yıldı. Birçok şey verdi, ama birçok şey de aldı. Daha ne olabilirki derken hep daha fazla şey oldu. Öyle veya böyle kısa ifade edemeyeceğim bir yılı geride bırakıyoruz. Bu yılın kendim için olan tarafından biraz bahsetmek istiyorum. :)
Normalde kongre organizasyonlarında çalışıyordum. Mart ayının ilk haftasında ki işimde çalışırken “bu işte bitsin, sınavları halleder, 1-2 hafta otostopla gezip döner işlere devam ederim” diyordum. Son işten döndüm (tabi daha son olduğunu bilmiyordum), 1 hafta sonra Türkiye’de ilk Covid-19 tespit edildi ve tüm planlar suya düştü. Planlarımın suya düşmesi konusunda oldukça deneyimliyim ama Corona biraz zorunlu tutmuştu durumları.
Laptopumda aylardır internete bağlanmamı engelleyen bir arıza vardı. Madem evlerdeyiz bakayım bir internetten çözümü var mı dedim ve çözdüm. Benim tamir parasından göndermediğim sorunumun çözümü sadece bir tuş kombinasyonuyla çözülüyormuş. Ara verdiğim Akdeniz Gençlik Derneği’nden Muhittin ise tam o sıralarda yazdı ve aram sonlandı. Dernek pandemi sürecimin baş kahramanı oldu. Çok insan tanıdım. Derneğin eğitimlerine katıldım. Çok güzel şeyler öğrendim. Bana hem “Osman Can sen bazı konularda düşündüğünden çok daha fazla biliyorsun ama bazı konularda da çok bir şey bilmiyorsun” dedirtti ve egolarımı kafama vura vura törpületti.Bakmayın değişime çok açık olsamda bazı konularda çok zor değişen bir insanım. Bu noktada dernekte özellikle işi ehline bırakmayı zorlansamda öğrendim. Ortaya çıkan işlere “vay lan” diyerek baktığımı hatırlıyorum. Çünkü mükemmel değilim, aynı anda çok fazla işe yetişemem ve sonucu asıl anlamlı kılanın anlamlı bir süreç olduğunun farkındayım. Değer yaratmak isteyen bir ekip önce kendi içinde birbirine değer katabilmeli. Biz bunu gençler için gençler ile yapmaya çalışıyoruz.
Günlük hayatımda pandemi öncesinde de buluştuğu insan sayısı düşünülenin aksine çok fazla olan bir insan değildim. Ama pandemi ve pandeminin beraberinde getirdiği tecrübe ve farkındalıklarla şu durma büründü: Az insan, çok keyif, çok tecrübe, az ama öz sohbet, kaliteli vakit geçirmek. İnsanlardan kopmadım tabi. Bakınca online şekilde çok fazla insanla iletişim halindeyim. Sadece nicelik anlamını daha çok kaybedip nitelik daha çok anlam kazandı. Sonuçta dünyaya 1 defa geliyorum ve onu da güzel değerlendirmek istiyorum. Tek başıma termosumda kahvemle evimin yakınında deniz kenarında ki yerime gittim sık sık. En pahalı gece kulüplerinden alamayacağım keyfi buradan alıyorum. Bunu çıkarıma bağlamayacağım. İçinde var zaten. :)
Bu dönem beni en çok ekonomik olarak vurdu. Sağlam vurdu. Planlarıma “siz hayırdır?” dedi adeta. Ekonomik olarak hala toplarlanmış değilim. Ne zaman topalarlandım ki zaten? Ama şunu çok net söyleyebilirim ki ekonomik kazancımızın mutluluğumuz üzerinde önemli bir etkisi var, ama bunun kadar etkisi olduğuna inandığım bir şeyse belli bir amacının olması ve belli alanlar üzerine çalışmak, üretmek. Para kazanmasanızda bir şeyler üretmeniz dahi sizin bir işe yarıyorum hissiyatıyla psikolojik olarak dirençli olmanıza destek oluyor. Tabi bazı şeyler hayattan hayata değişiyor. Mesela bu sürecin bendeki yeriyle kahraman sağlık çalışanlarımızdaki yeri çok çok farklıdır. Bu yüzden farklı hayatlar demek farklı süreçler, çıkarımlar, bakış açıları demek. Genelleme olarak anlamayın yani bu yazdıklarımı. Hayatı bir enstrümana benzetiyorum. Her bir parçasının farklı notaları var ve herkes aynı parçayı çalmak zorunda değil. :)
Gönüllü bir koçluk programına başvurmuştum. Sonralardan mail geldi ve eşleştirildiğim koçun önümüzdeki haftaiçi bana ulaşacağı yazıyordu. Haftaiçi evde oturuyorum. Telefonum çaldı. Baktım Burcu abla. Beklemiyordum. Açtım. Meğerse onunla eşleştirilmişim. Çok mutlu olmuştum. O 1,5 aylık koçluk üstümde tabiri caizse efsane olumlu farkındalıklar yaratmıştı. Burcu abla şu an akıl hocam olarak gördüğüm ve desteğini hep hissettiğim 4 kişinin içinde. Bu koçluk ile özgeçmişimi yeniden hazırlamaya başladım ve koçluk sonrasında da tecrübeleriyle destek olan Sevgi Şanlı, Neşe Büyükkalender, Eda Şahal ve Nezaket Tomur’un da desteğiyle harika bir özgeçmiş çıktı. 6 sayfayla başlayan özgeçmiş 1,5 sayfaya indi. Profesyonellerin desteği gerçekten çok önemli arkadaşlar. Sakın atlamayın bunu. Çok net.
Bu dönemde benim için 3 farklı yer daha var: imeceLAB, Z kuşağı gençleri ve WOL Türkiye. Bunları atlamak istemiyorum.
imeceLAB sosyal sorunları gençlerin çözmeleri ve paylaşmaları için kurulmuş bir açık sosyal inovasyon laboratuvarı. Ofisi İstanbul’da lakin gençlik komünitesi tüm Türki’ye açık. Yazılı iletişimimizi Slack uygulaması üzerinden devam ettiriyoruz. Küresel Amaçlar çerçevesinde her ay farklı bir kanal açılıyor ve tüm ay o kanalda o hedefle ilgili kaynaklar, sorular paylaşılıyor ve kanallar hep açık kaldıkları için o kouyla ilgili bir haber vs. gördüğümde paylaşabiliyoruz. Ayda 2 defa Slack sohbet etkinliğinde bir araya geliyoruz ve imece’nin belirlediği 6 soruda 1 saat o konuyu tartışıyoruz. Hem bu sohbetler hem de imeceLAB genelinde burası dert edindiklerimi dert edinenlerle bir araya geldiğim, paylaştığım ve yalnız olmadığımı hissettiğim harika bir yer.
Türkiye’de ki Z kuşağı gençleri çeşitli yapılar kuruyorlar. Ama Z Community’yi ayriyeten takip ediyorum. Türkiye’de farklı illerden Z kuşağı gençlerinin birlikte ürettikleri bir oluşum. Altında imZa Dergisi adında dijital bir dergi var. Burada gençler çeşitli türlerden içerikler üretiyorlar. Toplantılarında neler konuştuklarını ve nasıl geçtiğini çok merak ediyordum ve editörlerinden Nehir’den toplantılarına bir seferlik katılmayı rica ettim. Ekiple konuştu ve katıldım. Ne için orada olduğunu bilen ve harika iletişim kuran bir ekiple karşılaştım. O toplantıdan çok keyif aldım. İçimden “vay be” diye diye dinledim. Hiçbir kuşak mükemmel değil. Her kuşağın artıları ve eksileri var. Ama hiçbir kuşak komple boş denilemez ve Z kuşağına bunu diyenler inanılmaz büyük hata yapıyorlar. Onlarla iletişim kurun. Güvenin.
WOL Türkiye (Working Out Loud) John Stepper’in öncülüğünü yaptığı ve 4 yada 5 kişinin bir araya gelerek belli bir rehberin öncülüğünde birbirlerini belli konulara dair daha derinlemesine geliştirdikleri, birbirlerinin hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırmaları gibi amaçları olan uluslararası bir metod. Bir çemberin açılması için 4 veya 5 kişi yeterli. Biz 5 kişi bir araya geldiğimizde beyli hanımlı konuşuyorduk, şu an onlar kalktı ve buluşmalar da çok kahkahalar atıyoruz. 1 yoga eğitmeni, 1 sivil toplumcu, 1 marka danışmanı, 1 satış analisti ve 1 üniversite okuyan, kendi girişimiyle ilgilenen 5 kişi olarak çok çeşitliyiz. Mesela Dubai’de çalışan arkadaşımızdan Dubai ile ilgili çok ilginç şeyler öğreniyorum. Birbirimize kendi alanlarımızla ilgili destek oluyoruz. Beyli hanımlı başladığım bir toplulukta şu an böyle bir bağ kurmuş olmamız çok mutlu edici. 12 hafta sonunda hepsiyle iletişimimi devam ettireceğim. Bağımı koparmak istemiyorum. Bir ortamda insanlarla çalışma alanlarınız farklı olsa dahi enerji ve niyetleriniz tutuyorsa gerisi bir şekilde geliyor. Çok kasmayın. :)
Uzattım, farkındayım. Ama çok şey vardı anlatabileceğim. Aslında daha çok şey var ama onları cümle haline getiremiyorum. Kendime bile tam anlatamıyorum. Zamanla artık. Tüm yazı boyunca sabırla dinlediğin için çok teşekkür ederim. Kendine çok çok iyi bak. Sevgiler. :)
Osman Can GÜL
Akdeniz Gençlik Derneği